İçindekiler:
- Diyanet fetva kulak damlası orucu bozar mı?
- Hangi damla orucu bozar?
- Hangi durumlarda namaz abdesti bozulur?
- Burun damlası abdesti bozar mı?
- Oruç tutarken kulak damlası damlatılır mı?
- Antibiyotikli göz damlası orucu bozar mı?
- Diyanet fetva göz damlası orucu bozar mı?
Diyanet fetva kulak damlası orucu bozar mı?
Kulak ile boğaz arasında bir kanal bulunmaktadır. Ancak
kulak zarı bu kanalı tıkadığından, ilaç boğaza ulaşmaz. Bu nedenle kulağa damlatılan ilaç
orucu bozmaz.
Kulak zarında delik bulunsa bile, kulağa damlatılan ilaç,
kulak içerisinde emileceği için, ilaç ya hiç mideye ulaşmayacak ya da çok azı ulaşacaktır.
Hangi damla orucu bozar?
Konunun uzmanlarından alınan bilgilere göre, göze damlatılan ilaç, miktar olarak çok olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılıyor. Göz damlası da
orucu bozmaz.
Hangi durumlarda namaz abdesti bozulur?
İdrar, dışkı, meni, kan gelmesi ve gaz çıkarmak
abdesti bozar. Vücudun herhangi bir yerinden kan ya da irin gelmesi, çıktığı yere dağılması
abdesti bozar. Eğer vücuttan çıkan kan ya da irin dağılmazsa ve nokta şeklinde kalırsa o zaman
abdest bozulmaz. Kişilerin ağız dolusu kusması da
abdesti bozan bir etkendir.
Burun damlası abdesti bozar mı?
Bazı
burun spreyleri,
damla halinde satılmaktadır. Bu ilaçlar başınızı geriye doğru attığınızda
burun içine
damlatma yöntemiyle kullanılır. Tıpkı sprey gibi
burun damlası da orucu etkilemez.
Abdesti bozmaz.
Oruç tutarken kulak damlası damlatılır mı?
Ancak
kulak zarı bu kanalı tıkadığından, ilaç boğaza ulaşmaz. Bu nedenle kulağa
damlatılan ilaç
orucu bozmaz.
Kulak zarında delik bulunsa bile, kulağa
damlatılan ilaç,
kulak içerisinde emileceği için, ilaç ya hiç mideye ulaşmayacak ya da çok azı ulaşacaktır.
Antibiyotikli göz damlası orucu bozar mı?
Konunun uzmanlarından alınan bilgilere göre,
göze damlatılan ilaç, miktar olarak çok olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılıyor.
Göz damlası da
orucu bozmaz.
Diyanet fetva göz damlası orucu bozar mı?
Dolayısıyla
göz damlası orucu bozmaz. (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar; bkz. Kâsânî, Bedâî', II, 98).