İçindekiler:
- Kusunca orucu bozmak gerekir mi?
- Istifra edince oruç neden bozulur?
- Ezan okunurken kusmak orucu bozar mı?
- Kusmuğun boğaza kusmuk gelmesi orucu bozar mı?
- Kusmak neyi bozar?
- Balgam kusunca oruç bozulur mu?
- Orucu bozulan kişi yemeye devam edebilir mi?
- Sahurdan hemen sonra kusmak orucu bozar mı?
- Geğirirken ağza yemek gelmesi orucu bozar mı?
- Kusarsak oruç ne olur?
- Ağız dolusu kusmuk yutmak orucu bozar mı?
- Mideden ağza gelen yemek abdesti bozar mı?
Kusunca orucu bozmak gerekir mi?
Diyanet tarafından yapılan resmi açıklama şu şekilde; Kendiliğinden kusmakla
oruç bozulmaz. Ancak kişinin kendi isteği ve müdahalesiyle meydana gelen kusma, “ağız dolusu” olması hâlinde,
orucu bozar. Hz. Peygamber(s.a.s.), “Oruçlu kimse kendisine hâkim olamayarak kusarsa ona kaza gerekmez.
Istifra edince oruç neden bozulur?
Miktarı ne olursa olsun kendiliğinden aniden gelen kusmuk
orucu bozmaz. Yine aynı şekilde mideden aniden ağza kadar yükselip tekrar mideye dönen kusmukta oruca zarar vermez. ... Her kim de kendi isteği ile ağız dolusu kusarsa
orucu bozulur ve bu durumda kaza etsin." (Ebû Dâvûd, Savm, 32; Tirmizî, Savm, 25) buyurmuştur.
Ezan okunurken kusmak orucu bozar mı?
Ezan okunurken kusmak orucu bozar mı?:
Ezan esnasında veya ezandan önce istemsiz bir şekilde
kusmak, kaza veya kefaret gerektirmez. Bu durum
orucu bozmaz. Kişi
ezan esnasında kusarsa
orucu bozulmuş olmaz. ... Ancak kişi bilerek ve isteyerek kusuyor ise ve kusmuk miktar ağız dolusu ise
orucu bozulur.
Kusmuğun boğaza kusmuk gelmesi orucu bozar mı?
Mideden
boğaza gelen suyu yutmak
orucu bozar mı, oruçluyken mideden
gelen suyu yutmak,
boğaza gelen kusmuğu yutmak
orucu bozar mı, oruçluyken ağızdan acı su
gelmesi orucu bozar mı,
kusmak orucu bozar mı? ... Miktarı ne olursa olsun kendiliğinden
gelen kusuntu
orucu bozmaz.
Kusmak neyi bozar?
Ağız dolusu kusulan şey, ister yemek, ister safra, ister kan olsun, abdesti
bozar. Balgam ise tükürük hükmünde olup abdesti bozmaz.
Balgam kusunca oruç bozulur mu?
Çünkü
balgam, insan bedeninden çıkan hastalıkları taşıyabileceği gibi aynı zamanda tiksindirici ve pis bir şeydir. Fakat oruçlu bir kimse tarafından yutulan
balgam, yeme veya içme olarak kabul edilmediğinden dolayı,
orucu bozmamaktadır.
Orucu bozulan kişi yemeye devam edebilir mi?
Esas itibariyle bir hata eseri olarak
oruç bozulunca hiçbir şey yiyip içmeden iftara kadar beklemek vaciptir. Bir hata sonucu
bozulan oruçtan sonra kusmada olduğu gibi
yeyip içmek s,dece kaz,yı icap ettirir, keff,reti gerektirmez. İstemeyerek kusmak ağız dolusu bile olsa
orucu bozmaz.
Sahurdan hemen sonra kusmak orucu bozar mı?
Kişinin kendi zorlamasıyla gelen ağız dolusu kusuntu
orucu bozar. Çünkü, bu durumda iken az çok tekrar mideye bir şeyler gider. ... Bir hata sonucu bozulan oruçtan
sonra kusmada olduğu gibi yeyip içmek s,dece kaz,yı icap ettirir, keff,reti gerektirmez. İstemeyerek
kusmak ağız dolusu bile olsa
orucu bozmaz.
Geğirirken ağza yemek gelmesi orucu bozar mı?
Geğirmek, istemsiz bir hareket olduğu için
orucu doğrudan bozmaz.
Geğirme sonucu,
ağza kusmuk benzeri herhangi bir sıvı ya da
yemek artığı gelirse ve bu artık bilerek geri yutulursa
oruç bozulur.
Geğirme sonucu
ağza gelen artıkların tükürülmesi gerekir. Böylece
oruç bozulmaz.
Kusarsak oruç ne olur?
Peygamber (s.a.s.), “
Oruçlu kimse kendisine hâkim olamayarak kusarsa ona kaza gerekmez. Her kim de kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Savm, 32; Tirmizî, Savm, 25) buyurmuştur. Bununla birlikte, kustuğu için orucu bozuldu zannıyla yemeye içmeye devam eden kimsenin orucu bozulur.
Ağız dolusu kusmuk yutmak orucu bozar mı?
Miktarı ne olursa olsun kendiliğinden
gelen kusuntu
orucu bozmaz. Aynı şekilde mideden ansızın ağza yükselip tekrar mideye dönen şeyler de oruca zarar vermez. Kişinin kendi isteği ile ağız dolusu kusması hâlinde ise
oruç bozulur.
Mideden ağza gelen yemek abdesti bozar mı?
Ağız dolusu kusulan şey, ister
yemek, ister safra, ister kan olsun,
abdesti bozar. ... Bunların dışındaki yerlerden
gelen sıvılar
abdesti bozmaz. Dolayısıyla onlara göre, kusmakla
abdest bozulmaz (Maverdi, el-Havi'l-Kebir, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, 1414/1994, I, 199-200).