İçindekiler:
- Hafi ve cehri zikir ne demek?
- Hafi zikir hangi sahabe?
- Cehri söz ne demek?
- Cehri okumak ne demek?
- Sessiz zikre ne denir?
- Hafi okumak ne demek?
- Zammı sure ne kadar olmalı?
- Nakşibendilikte toplu halde yapılan zikre ne denir?
Hafi ve cehri zikir ne demek?
Ağız melekesini (konuşma kuvvesi) kullanmadan sadece düşünce melekesi ile yapılan sessiz
zikre zikr-i
hafî denir. ...
Cehri zikir kulu imanda motive etmesi sebebiyle hem rahatlatır hem de korkularından yana cesaret bulmasına sebep olur.
Hafi zikir hangi sahabe?
Silsileleri Hz. Ali (r.a.) vasıtasıyla, Resûlullah (s.a.) a ulaşanlar zikr-i aleniyi yani cehri
zikri, Hz. Ebûbekr (r.a.) vasıtasıyla ulaşanlar ise, zikr-i
hafi'yi yani gizli
zikri benimsemişlerdir. Bu
zikir başlangıçta yüksek sesle ve dille yapılır.
Cehri söz ne demek?
cehri /
cehrî Açıktan, alenî olarak, yüksek sesle söylemek, okumak.
Cehri okumak ne demek?
(ﺟﻬﺮ) i. (Ar.
cehr) Sesi yükseltme, yüksek sesle
okuma veya konuşma: “Duânın bu kısmı hazır bulunanlar tarafından
cehr ile okunurdu.”
Sessiz zikre ne denir?
Kalp
zikri Bu zikirde dil damağa yapıştırılır, sükûnet içinde bulunularak ve
sessiz olarak "Allah, Allah"
denir. Bu
zikirle ruhun güzel özellikleri ortaya çıkar, nefs yavaş yavaş ölür. Bu
zikir yapılırken bâzı şartlara riayet etmek gerekir.
Hafi okumak ne demek?
hafi okumak /
hafî okumak Namazda sessiz
okumak. İmâmın öğlen, ikindi ve üç ve dört rek'atlı namazların üç ve dördüncü rek'atlarında sessiz okuması.
Zammı sure ne kadar olmalı?
Zammı sure olarak genellikle Kuran ı Kerim'in son kısmında olan, kısa
sureler okunmaktadır. Yeterli kadar ezberi olan herkes Kuran ı Kerim'in diğer surelerinde olan ayetlerle de namazı kılabilir. Fakat okuduğu ayet en az 3 ayet
olmalıdır ve diğer rekâtlarında kalınan yerden devam etmelidir.
Nakşibendilikte toplu halde yapılan zikre ne denir?
Nakşibendiyye'de
toplu zikir olarak icra edilen hatm-i hâcegânın, Bahâeddin Nakşibend öncesi hâcegân döneminden itibaren uygulandığı tahmin edilmektedir. Fatiha, İnşirah ve İhlas surelerinin okunduğu bu
zikir, sonraki dönemlerde “hatm-i kebîr (büyük hatme)” diye Abdulhalık-ı Gucdüvânî'ye dayandırılmaktadır.